1 Aralık 2015 Salı

Grup Pieta

Grup Konusu: Rönesans Dönemi
Grup Lideri: Furkan Gül
Grup Üyeleri: Kübranur Güneş, Seycan Ekici, Leyla Bostancı, Fatma Para  

>Nedenleri ve Sonuçları;
Rönesans, sözcük olarak “yeniden doğuş” anlamına gelmektedir.
Coğrafi keşiflerle birlikte Avrupa’da başlayan ekonomik canlanma, bilim ve sanatta yeni bir dönemin başlamasını sağladı.

Ekonomik gelişmenin yarattığı zenginlik ve refah, Ortaçağın durağan, sıkıcı hayat ve düşüncesini bir kenara bırakmayı; doğallık,yaşama tutkusu, zevk ve sevinç içinde yaşamayı ön plana çıkardı.

Rönesans, modern sanayi toplumuna geçişin bir aşaması olmuştur. Bir başka deyişle Ortaçağ ile Yeniçağ arasında bir basamaktır.

Rönesans hareketi Avrupa’da her ülkede aynı zamanda olmamıştır. Bu hareketin ilk çıkış noktası italya’dır.

Rönesansın Nedenleri

1. Ortaçağın sonlarına doğru bilim ve sanatta bir birikimin gerçekleşmesi

2. Eski Yunan ve Roma uygarlıklarına ait eserlerin incelenmesi, değerlendirilmesi ve üniversitelerde okutulması

3. Matbaanın bulunmasıyla yeni buluş ve düşüncelerin geniş kitlelere ulaşma imkânının doğması

4. Coğrafi Keşifler sonucu refah düzeyinin yükselmesi; düşünce ve sanat eserlerinden hoşlanan bir sınıfın ortaya çıkması

5. Coğrafi Keşiflerle insanların düşünce ufuklarının genişlemesi

6. Kültür ve sanat faaliyetleri ile bilim adamı ve sanatçıları himaye eden varlıklı kişilerin ortaya çıkması

7. Elverişli ortam nedeniyle üstün yetenekli bilim ve sanat adamlarının yetişmesi

8. Türklerin istanbul’u almasından sonra birçok Bizanslı bilgin ve sanatçının italya’ya gelmesi ve buradaki bilim ve sanat çalışmalarına katkıda bulunmaları

Rönesansın İlk Önce İtalya’da Başlama Nedenleri

1. İtalya’nın Akdeniz’in ortasında bir yarımada olması nedeniyle ilkçağdan beri Akdeniz ülkeleriyle yoğun ilişkiler içinde olması

2. Akdeniz ticareti sayesinde italya’da önemli bir sermaye birikimi olması ve zengin kentlerin ortaya çıkması

3. Sanatçıları himaye eden Meşen denilen kişilerin olması

4. İtalya’nın ilkçağdan beri önemli bir kültür ve uygarlık merkezi ve Eski Roma, Yunan, Helen uygarlıklarının kültür mirasına sahip olması

5. İtalya’da daha özgür bir ortam olması

6. Roma’nın aynı zamanda çok önemli bir dinsel merkez olması

İtalya’da Rönesans

İtalya’da rönesans Hümanizma ile başladı. Bu akımın temsilcileri eski Yunan, Latin ve ibrani metinlerini yeniden yorumlayıp yayımladılar. Hümanizma hareketi Ortaçağ’ın skolastik düşüncesini yıkıp yerine pozitif düşünceyi koydu.

Hümanizma; insanın,

• kendi doğasını tanımasını

• kendi yasalarını yapmasını

• kendi hakkına sahip çıkmasını sağladı.

Dante, Petrark ve Bokaçiyus Hümanizmanın ilk öncüleridir. Asıl hümanistler Makya-vel, Gişarden ve Tasso’dur. Bunlar dinden bağımsız bir kültür oluşturmak, insan ve dünya ile ilgili bir felsefe yaratmak istiyorlardı. XV. Yüzyılın ortalarına doğru Hümanizma diğer sanat alanlarına da yayıldı. Sanatta doğaya dönüş ve gerçeğin ifade edilmesi ön plâna çıktı.

Resimde; Giotto, Rafael, Leonardo da Vinci

Mimaride; Bramant, Mikelanj

Heykeltraşlıkta; Donetello, Giberti, Mikelanj ölümsüz eserler verdiler.

Diğer Avrupa Ülkelerinde Rönesans

Rönesans hareketi, italya dışındaki ülkelerin tümünde görüldü. Ancak, her ülkede İtâlya’daki nitelik ve çapta olmamıştır.

Fransa’da Hümanizma hareketi kral tarafından Collège de France’in (Kolej dö Frans) açılmasıyla başladı.

Fransa’da rönesans hareketi daha çok mimarlıkta ve bir dereceye kadar heykeltraşlık ve resimde görüldü. Bu dönemin en ünlü mimari Piyer Lesko, daha çok saray ve şato yapımına yönelmiştir.

Montaigne, bu dönemin ünlü düşünürlerindendir ve deneme türünün babası sayılır. François Villan, Pierre de Ransard, Rabelais, Fransa’da yetişmiş ünlü hümanistlerdir.

İngiltere’de, rönesans daha çok Hümanizma alanında gelişti. Dönemin en büyük Hümanisti Şekspir’dir. Almanya’da, rönesansın resimde en büyük temsilcisi Alber Dürer’dir. Erasmus ünlü hümanistlerdendir. İspanya’da edebiyat alanında Cervantes, resimde Velaskes ölümsüz eserler verdiler.

Rönesanstan sonra Avrupa sanatı büyük bir gelişme gösterdi. Aynı zamanda bu hareket, dünyaya yeni bir görüş ve düşünüş getirdi.

Birey ön plana çıktı. Bireyin özgürlükleri önem kazandı. Kilisenin, hayatın her alanını kapsayan baskısı önemli ölçüde kırıldı.

Rönesansın Sonuçları

1. Avrupa’da bilim ve sanat alanında yeni bir anlayış egemen oldu.

2. Skolastik düşünce yıkıldı. Gözlem ve deneye dayalı bilgiler yerleşti.

3. Bilim ve sanat alanında birçok eser verildi.

4. Milli diller gelişti, milli edebiyatlar ortaya çıktı.

5. İncil yeniden incelendi. Kutsal kitaplar ve din adamları eleştirildi. Kilisenin otoritesi sarsıldı ve Reform hareketleri başladı.

6. Avrupalılar her alanda ilerleme sağlayarak dünyada üstün duruma geldiler.

Aydınlanma ve antisemitizm
                                                  RÖNESANS VE ANTİSEMİTİZM
Sanatta ve bilimde bir aydınlanma hareketiydi Rönesans. İronik olarak Vatikan’ın en etkin olduğu İtalya’da, Papalığın hemen yanı başında yeşermişti. Bireyin hayatını zenginleştirmeye, rasyonel düşüncenin önünü açmaya yönelikti. Dinin baskıcı karakterini yumuşatma gibi bir misyonu olmamakla beraber, Rönesans’ın büyüklerinin aforoz edilmeye kadar götürüldükleri bir dönemdi. Halk kitlelerini yalnızca cahil değil aynı zamanda amaçsız bırakmanın kendi çıkarlarına daha uygun olacağını hesaplayan Kilise’nin ve onun güdümündeki kralların, derebeylerin zamanıydı.

                                    Rönesans Ünlü Sanatçıları
Image
Hollanda sınırları içinde ilk dönem Rönesans‘ın öncülerinden Hieronymus Bosch, eserleri çok bilinen ancak hakkında çok az şey bilinen ressamlarımızdan biri. Doğum tarihini, yaşam biçimini, sanat görüşlerini öğrenebileceğimiz ne bir günlük, ne bir mektup bıraktı Bosch. Kaynaksızlık sebebiyle 15. Yüzyıl belediye kayıtlarına güvenerek 1450’de doğup 1516’da öldüğünü kabul ediyoruz. Ressamın baş işi kabul edilen, yalnızca dış tarafından söz edeceğim dev eseri “The Garden of Earthly Delights“, 66 yıl olduğuna inandığımız ömrünün 20 yılını almış. 

Image

Daha önce “Babil Kulesi” resminden bahsettiğim Pieter Bruegel,Rönesans‘ın ünlü  Flamalar’ından. 44 yıllık ömrünün 43. yılında tamamladığı “The Blind Leading the Blind“, ressamın en iyi işlerinden biri. İncil’den esinlendiği bu tabloda beş adet kör figür, ürkütücü derecede ince detaylarla betimlenmiş. 86 x 154 cm‘lik kanvas üzerine temperayla yaptığı eser, İtalya’daki Nazionali di Capodimonte Galerisi’nde sergileniyor.
Orijinal ismi “De Parabel der Blinden” olan İngilizce’de “The Blind Leading the Blind” veyahut “The Parable of the Blind” diye geçen, Türkçe’ye “Körlerin Kıssası” ya da “Körlerin Kör Kılavuzu” şeklinde çevrilen resim, 1568’de tamamlandı. Resim, 3. Alba Dükü Fernando Alvarez de Toledo’nun 1567 yılının Eylül ayında kabul ettiği Troubles Konseyi‘ne bir çeşit tepkidir. Ülke sınırlarında yayılan Protestanlık’ı bastırmak, yaymaya çalışanları cezalandırmak niyetiyle kabul edilen bu konseyle birlikte binlerce insan müebbete mahkum edilirken yüzlercesi ölümle cezalandırıldı. Bu dehşet verici cezalar, Bruegel‘i de çok etkiledi. Resimdeki gri, kahverengi, mavinin hakim olduğu bu depresif havanın kaynağı buradan gelir.
Image
Yıl 1938. Frida 31 yaşında. Otobüs kazasının üzerinden 15 yıl geçmedi. Uzuvları kusursuz değil, yara izleri var. Biseksüel kimliğini keşfetmiş, sanatının olgunluk çağını yaşıyor. Kasım ayında Amerika’daki ilk sergisini açacak. Diego’yla 10 yıllık evli ama 1 sene sonra eşinden boşanacak. Sebebi, bildiğiniz gibi ‘sadakatsizlik’.İşte seneler sonra hayatı hakkında iki satır yazmaya yeltenen kişi, Frida Kahlo‘nun yaşadığı 1938 yılını bu şekilde özetler. İnişli çıkışlı, tutkulu ve acılı bir hayat yaşayan Frida, 31’inde tamamladığı “Tunas” adlı eserinde yaşadıklarının özetini çıkarmış. Latince’de “Opuntia” adı verilen (bizdeki adıyla “Kaynanadili“) kaktüs meyvesi, ressam tarafından kan kırmızıya boyanmış. Bu kırmızılık,Frida‘nın hem bedenindeki hem de ruhundaki kapanmayan yaraların görsel ifadesi. İkisi kırmızı, biri sarı ve yeşil tonlarındaki bu üç meyve, kenarı yeşil detaylı beyaz bir tabakta duruyor. Tabağın altındaki masa örtüsüne meyvenin suyu akmış. Bu, kanı çağrıştırıyor. 20 x 24 cm‘lik metal levha üzerine yağlıboyayla tamamladığı eser, Robert Holmes’in koleksiyonunda.
Image
Sandro Botticelli, ilk dönem İtalyan Rönesansı’nda akla gelen ilk isimlerden biri. 40 yaşındayken 280 x 180 cm‘lik kanvasa tempera boyayla yaptığı “The Birth of Venus“, öyle önemli bir eserdir ki Botticelli‘nin kendisinden önce sanat tarihinin en meşhur mitolojik işi olmuştur.
Önce hikayeyi kısaca anlatayım; Yunan Mitolojisi’nde Zaman Tanrısı olanKronos, titan, yani ‘ata’dır. Aynı zamanda Zeus‘un da babasıdır ve Zeustarafından tahtından edilmiştir. Kronos, babası Uranüs‘ün soyunu kurutmak için cinsel organını kesip Akdeniz’e atar. Uranüs‘ün denize atılan ‘kaynağı‘, denizin dalgalarıyla köpüklenerek döllenir. İstiridye kabuğunda güvercinler tarafından korunan bu ‘yeni hayat’, bir süre sonra kabuğun kırılmasıyla ortaya çıkar. Bu, ‘Aşk ve Güzellik Tanrıçası’ Venüs‘tür ve güzelliğiyle görüldüğü her gözü büyülemiştir. Venüs, Yunan Mitolojisi’ne “köpük” manasına gelen “Aphros“tan türeyerek ‘Afrodit‘ ismiyle girer.
Image
Bu kompozisyonda, Venüs‘ün istiridye kabuğundan çıkıp kıyıya doğru gidişi resmedilmiş. Kıbrıs kıyısına vuran istiridyeden çıkan Venüs, uzun saçı ve sol eliyle cinsel organını kapatırken sağ eliyle göğsünü örtmeye çalışmaktadır. Bu duruş, sanat tarihindeki Capitoline Venus pozudur. Uzun boynu, düşük ve biçimsiz omuzları ve gövdesiyle gerçek boyutlarından uzak, ancak zamanının güzellik algısına uyan biçimde resmedilen Venüs’ün yüzü, bugün hala ‘güzel kadın hatları’nın örneğidir.
Image
Sağ tarafa bakınca Hora‘yı göreceksiniz. Uzun çiçekli elbisesi ve Venüs’ün saçlarına benzer uzun saçlarıyla Hora, Roma Mitolojisi’nde Mevsim Tanrıçası’dır ve elindeki çiçekli pelerinle Venüs‘ün çıplaklığını örtmeye hazırlanmaktadır. Üç güzel tanrıçadan biri olan Mevsim Tanrıçası Hora‘nın bu elbisesi ve uzattığı renkli pelerin, baharın gelişini müjdeleyen ilk öğedir. Baharı haber veren bir başka öğe, soldaki iki figürden erkek olan; yani Zefirus‘tur. Mitolojide baharın gelişi demek olan tatlı Batı rüzgarlarının tanrısı olan Zefirus,Venüs‘e doğru üflemekte. Üfleyişiyle baharı getiren Zefirus, burada bize “Venüs’ün doğuşu, bahardır” demek istiyor olabilir.Zefirus‘un kucakladığı kadın, doğanın düzeninden sorumlu tanrıça Chloris’tir (diğer ismiyle ‘Flora’) ve o da baharı simgeler. Zefirus ile Chloris‘in çevresindeki güller de yine baharın habercisidir. Gül, aynı zamanda deniz kabuğukuğu ve güvercin gibi Venüs‘ün de simgesidir.
Image
Arka plandan bahsetmem gerekirse, peyzaj sizleri Kıbrıs kıyılarına götürür. Venüs de zaten kıyıya çıkmak üzeredir ve bahar gelmiştir. Gökte bahar arifesi havası var. Botticelli‘nin bu işine verdiği ışık, hafiften altınımsı bir renge sahip. Işık, sağ tarafta çiçeklenmiş ağaca, deniz kabuğunun üzerine ve Venüs‘ün bedenine vurmaktadır. Ressamın Lorenzo de Medici‘nin siparişi üzerine Angelo Poliziano‘nun şiirinden ilham alarak 1485’te tamamladığı ve orijinal ismi “Nascita di Venere” olan bu resim, Floransa’daki Uffizi Müzesi’nde sergilenmekte.
Image
Büyük bir sanat ve bilim insanı olan Leonardo Da Vinci‘nin ölümünün üzerinden 5 asır geçti. Buna rağmen eserleri hala incelenip çözülmeye çalışılıyor, üzerine incelemeler yapılıyor. Böylesi önemli bir yeteneğe sahip olan Da Vinci, sanat hayatı boyunca İncil’den pek çok hikayeyi resmetti. İsa‘nın geleceğini haber veren “Beşaret“, “Karanfilli Meryem” ve bu yazımda bahsedeceğim Vaftizci Yahya‘nın kutsal görevini yerine getirdiği anı gösteren “İsa’nın Vaftizi“. Usta İtalyan’ın 69 x 57 cm‘lik ceviz ağacından yapılma panel üzerine yağlıboyayla tamamladığı “St. John the Baptist“inden anlatmaya çalışacağım.
Kuran‘da da geçen Zekeriya’nın oğlu Yahya, İncil’e göre ‘Aziz John’ ya da ‘Aziz Yahya‘nın kutsal görevi, İsa’yı vaftiz ederek onu bir Hıristiyan yapmaktır. Şeria Nehri kıyısında gerçekleşen vaftizle “Vaftizci Yahya” adını alan Yahya, Hıristiyanlık alemi için ‘Kurtuluş‘u haber veren kutsal bir aziz oldu ve 24 Haziran “Aziz Yahya Günü” ilan edildi.
Gelelim resme. Da Vinci‘nin 61 yaşında başladığı bu resim, 1516 gibi tamamlandı. Eser, ressamın son büyük eseri kabul edilir ve öğrencisi Salai de dahil pek çok ressam tarafından kopyalanmıştır. Da Vinci‘nin Roma’da yaptığı bu panel üzeri yağlıboya portre, Paris’teki Louvre Müzesi‘nde sergileniyor.
Image
17. Yüzyıl Fransız resminin Barok sanatçısı Georges de La Tour, 1632 yılında başladığı “The Fortune Teller” eserini 3 yılda tamamladı. Sanat yaşamı boyunca Caravaggio etkisinden kurtulamayan La Tour, zaten bu işinde deCaravaggio‘nun aynı adı taşıyan ve kendisinden 7 yıl evvel tamamladığı eserini örnek aldı. 101.9 x 123.5 cm’lik kanvas üzerine yağlıboyayla yapılan resim, New York Metropolitan Müzesi‘nde sergileniyor. 
1593 yılında Fransa’da dünyaya gelen Georges de La Tour, 40’ında yapmaya başladığı bu eserinin sağ üstüne “G. de La Tour Fecit Luneuilla Lothar şeklinde kaligrafik imzasını yerleştirdi. Beş figürün yer aldığı resimde çingene falcıya el falı baktıran bir burjuva gencine oynanan sinsi bir oyunu gösteriyor. Çingene kadınlarının genci soymaya çalıştığı anı resmeden ressam, bizi de suç ortağı yapıyor.
Image
Resimde, tam ortada konumlanmış olan erkek figürü, üst kesimden bir genç adam. Sol elini açarak bizim en sağımızda duran çingene kadınına fal baktırmaya hazırlanıyor. Diğer elini şüpheli bir biçimde beline koyan genç adamın yüzünde çingene kadına olan güvensizliği okunuyor. Çingene kadını ise gergin yüz ifadesiyle zengin çocuğuna güven verip sinsi planı tamamlama derdinde. Nedir bu sinsi plan? Bakalım;
Image
Gencin sol arka tarafında (gençle çingene arasında) duran beyaz yüzlü kadın, elindeki küçük kesiciyle genç adamın zincirini kesmeye çalışıyor. Yüzü bize dönük olan bu kadının gözleri, korkulu bir şekilde genç adama bakıyor. Bu kadının yüzündeki gerginlik daha ilk andan itibaren bize bir rehavet katıyor. Resimdeki bir diğer suç, en soldaki çingene kadının gencin kesesini çalmaya çalışması. Elini gencin cebine sokan bu kadın, keseyi kendi solundaki siyah saçlı kadına verecek ve kadın da oradan uzaklaşacak.
Image
La Tour‘un günışığını oldukça başarılı bir biçimde yansıttığı eserde gün içinde yaşanabilecek bir olayın kompozisyonu görünüyor. Birinin yüzü görünmese de diğer dört figürün yüzlerindeki ifadeler ayrıntılarıyla aktarılmış. İnsana ilk baktığı andan itibaren sanki suça alet oluyormuş gibi bir hava veren resim, ressamın en iyi eseri olarak görülüyor.
Image
İtalyan Rönesansı’nın ilk en önemli ismi Leonardo Da Vinci, ustasıVerrocchio‘nun yanından ayrıldıktan yaklaşık 2 sene sonra “The Madonna of the Carnation“u tamamladı. Eserinde, Bakire Meryem ve bebek İsa figürünü kullanan Da Vinci, ana oğlu birbirine bir kırmızı karanfille bağlamış. Meryem’in ve bebek İsa’nın yüz ifadeleri, Meryem’in saç biçimi, mücevheri, karanfil gibi detaylar her ne kadar Verrocchio’yu anımsatsa da renkler ve fırça darbeleri, yoluDa Vinci‘ye çıkarıyor. Yani “İsa’nın Vaftiz Edilişi” eserindeki bir bir ortaklık söz konusu değil.
Da Vinci‘nin 28’indeyken 62 x 47.5 cm ebatlarındaki kanvasına yağlıboyayla yaptığı “The Madonna of the Carnation” (“Karanfilli Madonna”), ressamın en sevdiği kent olan Milan’da tamamlandı. Şu an Münih,Alte Pinakothek‘te sergilenen resim, ilk dönem Rönesans’ın temsili olarak ilk kez Almanya’da sergilendi ve bugün hala Almanya’nın sanatsal anlamda gurur duyduğu eserlerden biri.
Image
Resme bakınca Meryem’i, diğer Da Vinci eserlerine göre daha farklı görüyoruz. Farklılığın kaynağı, Meryem’in Avrupa’dan gelen moda akımına uyumlu kıyafeti ve İncil’e göre pek kullanmadığı göğsündeki mücevher. Küçük bir yastık üzerinde oturan bebek İsa erkeklik organı görünecek kadar çıplak. Sağ koluyla bebek İsa’ya destek yapan Meryem, sol eliyle kırmızı bir karanfil tutuyor. Baş ve işaret parmaklarıyla zarif bir biçimde tuttuğu bu uzun saplı narin çiçeğin anlamı, ‘ilahi aşk‘tır. Bu İncil’de olduğu gibi Müslümanlık’ta da geçerli. Yüzünde hafif gülümser ifadeyle elindeki karanfile bakan Meryem, bu çiçekle bebek İsa’yla aralarında nesnel bir bağ kuruyor. Çiçeğe uzanmaya çalışan bebek İsa, bebekliğin verdiği kontrolsüzlükle hareket ediyor.
Image

Kırmızı karanfil üzerinde biraz daha durmak istiyorum. Küçük bir araştırma sonucu “karanfil çiçeği” tamlamasının ilk kez Yunan Edebiyatı’nda kullanıldığını okudum. Günümüzde de ‘sevgi’ anlamına gelen kırmızı karanfil, burada sanatsal manasından uzak, dinsel bir anlam ifade ediyor. Bir kısım Hıristiyanlar’ın inancına göre, çarmıha gerilen İsa’yı gören Meryem’in ana yüreği, büyük bir yıkım yaşıyor ve Betlehem meydanında gözyaşı döküyor. Bu gözyaşları, Kutsal BakireMeryem’in gözlerinden yere düşerken kırmızı karanfil biçimini alıyorlar ve herkes bunu ilahi bir mucize olarak yorumluyor. Kimi yorumculara göre, resimdekikırmızı karanfil de anlattığım bu hikayeyle simgeleştirilmiş. Buna göre, çiçeğe uzanan bebek İsa, geleceğini görmüş, annesini teselliye çalışıyor olabilir.
Image
Arka tarafa geçelim. Meryem’in solunda tutan ince boyuncu vazoda küçük bir demet çiçek var. En arkada ise ortadan ikiye bölünerek dört geniş pencere şeklinde görünen arka plan, aynı zamanda ışığın kaynağı da. Işık, güneşten geliyor. Oldukça karanlık olan odaya dolan gün ışınlarının odayı aydınlatması, ressamın eserlerinde çokça gördüğümüz kontrast tekniğinin başarısıdır.

45 yorum:

  1. SANAT AKIMLARI
    Sanat tarihi içinde var olan sanat akımlarının ortaya çıkışında yönetim şekilleri , sosyal gelişmeler, bilimsel ilerlemeler vs birçok öğe rol oynamıştır. Bu akımlar kendilerinden önceki akıma bir tepkidir. Rönesans da denge, sadelik , ölçüler önemliydi. Her şey matematikle anlatılıyordu , kompozisyonlarını bile matematiksel kurallara bağladılar. Yeni bir dünya görüşüyle birlikte barok bu kuralcılığa bir tepki olarak doğdu , hareketlilik , derinlik ortaya çıkmış , rönesans resmindeki simetri bozulmuştur. Realizm’den önceki sanatlarda konular, şekiller seçilir en gösterişli bir şekilde yansıtılırdı . İşte doğayı olduğu gibi vermek , gerçekçi olarak canlandırmak için realizm ortaya çıktı . Empresyonizmin ortaya çıkmasında sanayileşmenin , kent yaşamının büyük etkisi olmuş , kendilerini doğaya atan ressamlar güneş ışığını keşfetmişler, güneş ışığının renkler üzerinde yaptığı farklılıkları tuallerine aktarmışlardır . 1.ve 2. dünya savaşı sonrasında ressamlar tepkilerini şaşırtıcı yeni sanat akımları ile ortaya koymuşlardır. Gerçek dünyanın baskılarından bunalıp yaşadıkları dehşet dolu görüntülerden düşler dünyasına sığınmışlardır. Sürrealizm’in (gerçeküstücülüğün) ortaya çıkışı böyle başlar. Sigmund Freud’un bilimsel çalışmaları onları etkiler. Psikoloji ve bilinç altı ile ilgilenirler, resimlerine yansıtırlar. Bilinç altının ve rüyaların gizemli dünyası onları çeker Picasso” sürrealizm bir rüyalar iklimidir ” der .

    RÖNESANS (Klasizm)(15.yy 16.yy)
    Antik Yunan ve Roma sanatının yeniden doğuşu anlamına gelir. Aslında Avrupa’nın yüzyıllar süren bir uykudan, baskıdan uyanmasıdır. Bilim ve sanat alanında bir patlama yaşanmıştır ve bugünkü Avrupa’nın temelleri atılmıştır . Ortaçağda insanlar üzerinde Kilisenin büyük bir baskısı vardı , bilim ve sanat ikinci plana atılmıştı . Rönesansla birlikte her alanda bir atılım yaşanmıştır. Rönesans yeni bir dünya görüşünün başlamasıdır. Rönesans için Klasizm de denir. Önce İtalya’da başlayıp daha sonra tüm Avrupa’ya yayılmıştır, fakat her ülkede bazı farklılıklar gösterir.
    Rönesans resminde konular Dinsel ve Mitolojiden alınmıştır, günlük konulara çoğunlukla yer verilmez ancak bazı Avrupa ülkelerinde ressamlar bu kuralların dışına çıkmışlardır.

    BAROK (17.18.yy)
    Her akım kendisinden önceki akıma bir tepkidir demiştim, Barok da Rönesans sanatına bir tepki olarak doğmuştur. Rönesans’daki Denge kavramına , matematiksel bir sanata tepki olarak Barok’ta hareketlilik esastır.Bunu gölge ışık oyunlarıyla ,dairesel kompozisyonlarla sağlarlar.Rönesansta merkezi bir kompozisyon vardır, her şey matematiksel bir düzen içinde , sıkı kurallar içinde yapılır. Sadelik, Denge, ölçü önemlidir. Barokla birlikte resimde yeni bir mekan görüntüsü yakalanır.

    NEO KLASİZM (18.yy ve 19.yyılın başı)
    Zamanla Barok sanatın aşırılığa kaçması, aşırı dekoratif öğelere kayması (Rokoko) bazı sanatçılarda bir tepki yaratır, geçmişin klasik dünyasına özlem duyarlar. Antik dünyanın özlenen o ruhuna bir türlü ulaşılamamıştır.

    ROMANTİZM
    19.yylın ilk sanat akımıdır.Esin kaynağı kişinin kendisidir.Duygular,düşler resmin oluşmasında etkilidir.Resimde tarihsel konuların,folklorik öğelerin yer aldığı görülür.Klasik ağıbaşlılığın yerini tutkular ve hareket alır. Desen önemini kaybeder, renk ön plana çıkar.Daha sonra göreceğimiz renkçi sanat akımlarına ilham verir.Rönesans’ta olduğu gibi Romantizm de her ülkede farklılıklar gösterir.Fransız ihtilali avrupa ülkelerinde ulusal duyguların ön plana çıkmasına neden olur.

    REALİZM(19.yy 2. yarısı) 19.yy’lın 2.yarısında buhar makinasının bulunması,endüstriyel gelişmeler, toplumsal sınıfların oluşması ,duygular dünyasından insanı gerçekler dünyasına iter. İşte sanatçılar da bu gelişmelere tepki olarak Realist (gerçekçi)çalışmalara imza atarlar. İşçiler, tarlada çalışanlar, kenar kentler resmin konusu olur.
    Realizm konuların idealist bir tarzda ele alındığı Romantizm’e bir tepki olarak başladı. Realistler sıradan veya gerçekçi temaları ortaya koyabilmek için teatral dramadan ve sanatın klasik formlarından uzaklaşma eğiliminde oldular.





    YanıtlaSil
  2. EMPRESYONİZM (İzlenimcilik) (19.yy sonu) Empresyonistler güneş ışığının cisimlerin renklerine yaptığı değişimleri yakalamaya çalışmışlardır. Eskidenberi resimleri stüdyoda yapmak bir alışkanlık iken, empresyonistler resimlerini kimileyin açık havada yaptılar. Bu onlara doğayı daha doğrudan gözlemleme ve belli bir ânın uçuşkan karakteristiğini, özellikle de güneş ışığının anlık ve geçişken yönlerini yakalama imkanı verdi. Aynı cisim güneşin farklı zamanlarında farklı renklere bürünmektedir.Siyah bir at lacivert renkte görünebilmektedir. Bunu günümüzde güneşli zamanlarda çektiğimiz fotoğraflarda da görebiliriz .Gölge ve ışıklı kısımlar da renklerle anlatılır.Gölgeler soğuk renklerle ışıklı kısımlar sıcak renklerle canlandırılır.İzlenimciler güneşin renkleri dışındaki siyah, kahverengi gibi renkleri paletlerinden atmışlardır. Anlık konular resmedilmiştir;çünkü güneş ışığı günün her zamanında aynı değildir, renkler değişmektedir.Mekan derinliği güneşin renkleri arasında kaybolur.

    POST EMPRESYONİZM Empresyonizm doğaya bir fotoğraf makinasının objektifinden bakar gibi bakıyordu .O anki ışığı , renkleri yakalamak gerekiyordu. Dolayısıyle hızlı çalışmak gerekiyordu,renkler ön plana çıkmış şekillerde bir belirsizlik başlamıştır. Bu sınırlı kuralların dışına çıkmak isteyen bazı empresyonist sanatçılar doğayı kendi konuları ,yaşam biçimleri içinde anlatmışlardır.Konturlar da renklerle birlikte önem kazandı, parlak, canlı renkler kullanarak gerektiğinde abartmalardan çekinmemişlerdir.Sanatçıların duygu ve iç dünyaları önem kazandı. Bu sanatçıların cesur çalışmaları kendilerinden sonraki bir çok akıma öncülük etti .En önemli temsilcileri:Cezanne,Van Gogh,Gauguin,Tolouse Lautrec.

    KÜBİZM
    Cezanne’in doğayı geometrik cisimlere ayırma düşüncesi ve bu tür çalışmaları, kübistlere yol göstermiştir.Kübistler nesneleri gometrik şekiller oarak görmüşlerdir. Duygulardan çok akla dayalı resimler yapmışlardır.Cisimler parçalanır , dışa katlanıp açılır,değişik yönlerden gösterilir.Kübizm 1907 yılında Pablo Picasso ve Georges Braque tarafından başlatıldı. 1-Analitik aşama(çözümleme)Biçimlerin çözülüp dağıtıldığı aşama. Ev eşyaları,müzik aletleri,natürmortlar bu dönemde yapılmıştır. 2-Sentetik aşama;Gazete parçaları ,sigara paketleri ve değişik malzemeler resme girer.Buna Kolaj adı verilir.
    Picasso ve Braque’ın yarattıkları bu yeni görsel dil Fernand Léger, Robert and Sonia Delaunay, Juan Gris, Roger de La Fresnaye, Marcel Duchamp, Albert Gleizes, Jean Metzinger, ve hatta Diego Rivera gibi birçok sanatçı tarafından benimsendi ve geliştirildi.

    SOYUT RESİM (Abstre ) (20 yy) Çizgi, renk, leke gibi resim elemanlarının göze hoş gelecek şekilde düzenlendiği resim çalışmaları . Bu doğa görüntülerinin soyutlanması ile olabildiği gibi sadece sanatçının kendi ürünü şekiller de olabilir. Burada en önemli şey sanatçının kendi duygularını yansıtabilmesidir. Bu sanatın ilk başlangıcında sanatçı dogayı inceliyerek onu soyut bir biçime sokar, zamanla incelediği doğa ile kendi çalışması arasında bir benzerlik kalmaz. Daha sonraki aşamada sadece çizgi- lerle, renklerle, ortaya çıkan bir sözsüz müzik vardır. Bu çeşit resimler hala bir çok insan tarafından anlaşılamamakta, küçümsenmektedir.

    SÜRREALİZM 20.yyılın başlarında avrupada ortaya çıkan bir sanat akımıdır.I. Dünya savaşı sonrası yaşadıklarına tepki olarak sanatçılar bilinç altının düşsel dünyasına yönelmişler, nesneleri kendi doğal ortamlarından çıkararak düşsel bir ortama taşıdılar.Sürrealizmin ilk örnekleri 1500 lü yıllarda Flaman ressam Bosch’un resimlerinde görülür. Şair Andre Breton ilk temsilcilerindendir.Ona göre sürrealizm bilinç ile bilinç altını birleştiren bir yoldur.Ve bu bütünleşme içersinde gerçek ile düş dünyası iç içe geçmektedir.Kendileri Sigmund Freud’un çalış- malarından etkilenmişlerdir.İlk sürrealist çalışmalar 15.yy ressamlarından Bosch tarafından yapıldı.

    YanıtlaSil
  3. Tek Yorumda Hepsini Alamadığım İçin İki Kez Atmak Zorunda Kaldım.
    Furkan Bilgiler İçin Tşkler :)

    YanıtlaSil
  4. ----RÖNESANS SANATÇILARI-----

    1- Leonardo da VİNCİ (1452-1519)
    2- Mihelangelo (1475-1564)
    3- Raffaello Sanzio (1483-1520)
    4- Vecellio TİZİANO (1476-1576)
    5- Sandro Botticelli (1445-1510)
    6- Tintoretto (1518-1594)
    7- Donatello (1386-1466)
    8- Masaccio (1401-1428)
    9- Donato Bramante (1444-1514)
    10- Filippo Brunelleschi (1377-1446)
    11- Lozenzo Ghiberti (1378-1455)
    12- Albrecht Dürer (1471-1528)
    13- Fra Angelico (1395-1455)
    14- Giorgione (1477-1510)
    15- Jan van Eyck (1390-1441)
    16- Baccio Bandinelli (1493-1560)
    17- Antonio Allegri da Correggio (1489-1534)
    18- Fra Fillippo Lippi (1406-1469)
    19- Hieronymus Bosch (1450-1516)
    20- Andrea Solari (1460-1524)
    21- John Travemer (1490-1545)
    22- Paolo Uccello (1397-1475)
    23- Caravaggio (1571-1610)
    24- Paolo Veronese (1528-1588)
    25- Giovanni Bellini (1430-1516)
    26- Antonio del Pollaiolo (1433-1498)
    27- Sofonisba Anguissola (1532-1625
    28- Giorgio Vasari (1511-1574)

    YanıtlaSil
  5. Rica ederim Seycan sizlere de teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  6. Medyaları tek bir klasörle kompozisyon halinde ele alıp,flash bellekte toparlayalım.

    YanıtlaSil
  7. Sanada teşekkür ederiz furkan...

    YanıtlaSil
  8. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  9. THE WEDDING AT CANA
    GIOTTO DI BONDONE 1267 – 1337 İTALYA
    1303 – 1306
    Rönesans’ın yaratıcılarından Giotto di Bondone, ölümünden sonra yıllarca tarih sayfalarında kalacak kadar yetenekli bir ressam olarak anıldı. İtalyan tarzını stilize etmesi ve Bizans sanatını resimlerinde harmanlaması, başarısının asıl sebebi oldu. Kendi kişiliğini sanatına yansıtan ilk sanatçılardan biri. Sanatçı, İncil’den aldığı sahneleri, insan psikolojisini ve duygularını, doğallıkla buuluşturarak resimlerine hayat verdi. En büyük eseri kabul edilen ‘The Arena Chapel – The Wedding at Cana’da bir mucize yaratan Giotto, İsa ve Meryem’in hayatlarını konu alan frenaslerini bölümler halinde duvara çizdi. Resimleri izleyenlerin, gerçek bir olayın içindeymiş gibi hissetmelerini sağladı. “he Wedding at Cana” insan yüzlerine ifade katılan bir eserdir.

    YanıtlaSil
  10. Rain, Steam and Speed – Yağmur, Buhar ve Hız
    Joseph Mallord William Turner
    1775-1851
    İNGİLTERE
    1844
    Joseph Mallord William Turner, 1789’da Kraliyet Akademisi’ni bitirdikten sonra İngiltere’yi gezdi ve seyahatleri sırasında onlarca deftere, hem notlar aldı hem küçük çizimler yaptı. Çalışmalarının ilk meyvelerinde, suluboya ve yağlı boya kullanmasına rağmen sonunda yağlı boyada kendini bulduğunu anladı. 1819’da İtalya’ya yaptığı ilk seyahatten sonraki bazı eserlerinde klasik döneme ait izler bulunur. ‘Rain, Steam and Speed’ adlı eserinde ise empresyonizmin ilk izleri görülür. Geride, 300’den fazla yağlıboya eser bırakan İngiliz ressam, modern resmin de öncüsü kabul edilir. En ünlü tablosu olarak bilinen ‘Rain, Steam and Speed’de, Büyük Batı Tren Yolu’nu resmeden sanatçı, sanayi devriminden sonra değişen ve hızla farklı bir yöne gden topluma bir gönderme yapar. Belli belirsiz resmedilen tren, buhar, hız ve yağmurun arasında flulaşarak yol alır.THE TRIBUTE MONEY
    TOMMASO MASACCIO 1401 – 1428 İTALYA
    1425 – 1427
    Tommaso Masaccio, insan vücudunun tüm hatlarına ve kıvrımlarına daha önce görülmemiş bir biçimde hareketlilik kattı. Bu başarısı nedeniyle döneminin en parlak sanatçılarından biri olarak sanat tarihinde yerini aldı. Özel perspektifi, ışıklandırması ve resme kattığı canlılık, eserlerindeki gerçeklik hissini artırdı. Dağınık bir karakteri olmasına karşın, resme olan tutkusunu ve disiplinini hiçbir zaman kaybetmedi. Brancacci Şapali’ne çizdiği ‘The Tribute Money’ frenksindeki renk canlılığı ve hareketlilik ile gerçekçilik duygusunu hissettirdi. Eserde, Floransa okulunda genel olarak kullanılan yaygın ışık tekniği kullanılmıştır ve bütün kompozisyon aydınlıktır.
    PORTRET van GIOVANNI ARNOLFINI EN ZIJN VROUW
    Arnolfinin’nin Evlenmesi
    Jan van Eyck – 1389-1441 – HOLLANDA
    1434 Dönemin en ünlü sanat okulu olarak bilinen Brugge’de eğitim aldı. Yağlı boya resimleriyle ünlenen Flaman ressam, kısa sürede Rönesans döneminin önemli sanatçılarından oldu. Renkleri kullanma biçimiyle adından söz ettiren sanatçı, portre ve dinsel konulu resimlerde ön plana çıktı. Orta Çağ sanatçılarından sıyrılarak, yağlı boya tekniğini geliştirdiği ve bu teknikte çığır açtığı bilinir. Portredeki başarısı ve reçine üzerine boya dökerek elde ettiği renkler sayesinde kısa sürede üne kavuştu. Eserleri ekspresyonizmin etkisinde kaldı. Özellikle portrelerindeki detaycı yanı, ressamı ustalar arasına taşıdı. En ünlü tablosu ‘Arnolfini’nin Evlenmesi’, resim tarihi açısından da bir ilk olma özelliğine sahiptir. Arnolfini çiftini resimlediği tablo, evlenme anının resmedilmesi nedeniyle, bir nevi ‘evlilik cüzdanı’ niteliğindedir. Eseri bu kadar önemli kılan detay ise ayna. Duvardaki ayna, müthiş bir akis tekniğiyle anı derinleştirmek için kullanılmış. Aynaya dikkatlice bakıldığında, Van Eyck’ın da resmin içinde olduğu görülür. Ressam, kendini ‘an’a dâhil ederek, resim sanatına farklı bir boyut kazandırdı.

    YanıtlaSil
  11. e Bain Turc – Türk Hamamı
    Jean Auguste Dominique Ingres 1780-1867
    FRANSA
    1862
    Fransız Jean Auguste Dominique Ingres, 1797’de Paris’teki Louis David atölyesine girene kadar pek çok ödül kazandı. Yağlı boya ile çalışmayı tercih eden sanatçı, David’den büyük ölçüde etkilendi. Romantizmden hoşlanmamasına rağmen, resimlerinin pek çoğunda romantik öğeler göze çarpar. Flaxman’ın yanındayken Antik Çağ’a ilgi duydu ve büyük olasılıkla neo-klasik tarzdaki eserlerini bu dönemden sonra vermeye başladı. 1806’da İtalya’ya gelerek çalışmalarına devam eden Ingres, serbest çalışmalarının yanında akademik unvana sahip ‘İsa Din Bilginlerinin Arasında’ gibi eserler de verdi. Oryantalizme katkıda bulunan ‘Türk Hamamı’ tablosuyla dikkatleri üzerine topladı. Osmanlı topraklarında hiç bulunmamasına rağmen, bu kadar ustalıkla resmedilen çıplak kadınlarla dolu hamam, bazı çevrelerce alkışlanırken, bazılarınca olumsuz eleştirildi. 25 kadının çıplak biçimde hamam sefası yaptığı eseri, Le Figaro Dergisi ‘19’uncu yüzyılın en erotik resmi’ ilan etti.

    YanıtlaSil
  12. The Swing – Salıncak
    Jean Honore Fragonard – 1732-1806
    Fransa
    1767
    Chardin’den dersler alarak kendini yetiştirdi. 1752’de ‘Büyük Roma Ödülü’nü aldı. Hollandalı birçok ustadan esinlenmesine rağmen, özgünlüğünü hiçbir zaman kaybetmedi. Eserlerinde, erotizm, toplumsal düzendeki çarpıklıklar, ‘an’ın resmi ya da aldatma gibi güncel temaları işledi. Değişik ortamlarda çocukları resmetmesiyle ve çıplak kadın tablolarıyla dikkat çekti. Yağlı boya tekniğiyle çalışan sanatçı, La Fontaine’in birçok masalını da betimledi. Fragonard’ı belli bir kalıba koymak zor olmakla beraber ressam, gittiği yerlerden etkilendi. İtalya’ya yaptığı yolculuklar sırasında Venedik tarzından, Hollanda’da yaşadığı dönemde ise çevresindeki sanatçılardan esinlendi. Buna karşın, hızlı fırça vuruşlarına sahip olması, kendi tarzını yakalamasına yardım etti. Tablolarında, bilinen tarihsel sahnelerden çok insanın doğal tarihi yer aldı. ‘Çalınmış Öpücük’ ve ‘Sürgü’nün yanında öne çıkan en önemli tablosu ‘Salıncak’, halinden memnun bir adamın, salıncakta sallanan genç kızın bacakları arasındaki gizli şeye baktığı anı anlatır. Eserde Fragonard, o dönemin kadınlarının, kabarık elbiseler giymesine karşın iç çamaşırı kullanmayarak, erkekleri kendine bağladığına gönderme yapar.


    piss Two Women Chatting by the Sea Saint ThomasMONA LISA
    Leonardo Da Vinci – 1452-1519
    İTALYA
    1503-1506
    Floransalı dâhi Leonardo da Vinci, Rönesans’ın en iyi ressamlarından biri olarak kabul görür. Kesin olmamakla beraber Verrocchio’dan eğitim aldığı söylenir. 1482’de Milano’ya taşındığında Dük Sforza için çalışmaya başladı. Sanatçı, fresk teknikleri ve kompozisyonu işleme biçimiyle diğer sanatçılardan sıyrılmayı başardı. Biraz dağınık bir karaktere sahip olması, birçok eserini yarıda bırakmasına neden oldu. Yalnızca resimle yetinmeyip heykel, matematik ve anatomi gibi birçok farklı alanda da ivme kaydetti. Uzun yıllar İtalya’da bir seyyah gibi dolaşan da Vinci, birçok kral ve asil için resimler yaptı. Üstün zekâsı ve hemen her şeye merak salması, sanatının çeşitliliğine ilham verdi. Resim konusunda o kadar ustalaştı ki, 1503-1506 yılları arasında yaptığı ‘Mona Lisa’ tablosu hemen herkesten tam not aldı. Mona Lisa’nın yüzündeki hem mutlu hem de hüzünlü ifadenin sırrı, bugün bile tam anlamıyla çözülebilmiş değil. Portrede oturur halde görünen Lisa Gherardini sfumoto tekniğiyle (renk ve tonlar arasında yumuşak geçişleri sağlayan gölgeleme yöntemi) resmedilmiştir. Bu tekniği ilk kez da Vinci kullanmıştır.

    YanıtlaSil
  13. Girl With A Pearl Earring – İnci Küpeli Kız
    Johannes Vermeer – 1632-1675
    HOLLANDA
    1665Las Meninas – Nedimeler
    Diego Velazquez – 1599-1660
    İspanya
    1656
    Felsefe, dil eğitimi ve resim dersleri aldı. İlk öğretmeni Herera oldu, sonra Pacheco’nun yanında eğitim gördü. İki öğretmeninden de etkilenen Velazquez, Kral IV Felipe’nin sarayına ressam olarak atandı ve İspanyol kralın dostluğunu kazandı. Yaptığı portrelerle adından söz ettiren ressamın, ışık oyunları ve tablolarında yarattığı atmosfer, genç İspanyol sanatçılara ilham verdi. Bodegon türünde eserleriyle dikkat çeken Velazquez’in en ünlü tablosu ‘Las Meninas’, şaşırtıcı bir özelliğe sahiptir. Tablosunda, kendini de resmedilenler arasına yerleştiren Valezquez, yaptığı oyunla gizemli bir hava yaratmayı başarır. Kral IV. Felipe’nin kızı Margarita ve hizmetçileri, resmi yapan Velazquez’in yanında konumlanır. Kral ve kraliçenin ise arka tarafa yerleştirilmiş bir aynadan yansıması görülmektedir. Böylece resim, ayna objesi sayesinde, dışarıdakini içeriye dâhil etmektedir. Resmin yapıldığı anın resmedilmesi ressamı unutulmaz kılmıştır. Valezquez’in, Batı resmine farklı mekân yorumlarıyla kattığı eserler, dikkat çekicidir.

    Johannes Vermeer’in ünü, ölümünden sonra dünyaya yayıldı. Yaşadığı sürece şehir dışına çıkamayan sanatçı, hakkında fazla bilgi olmamasına rağmen, laciverttaşı gibi pahalı boyaları kullanmasıyla tanındı. Pointillé adı verilen özel bir teknikle resim yapmayı tercih eden sanatçı, yaşadığından daha kusursuz bir dünyayı ve aşk temasını eserlerine konu etti. Tablolarında, köylü bir kızdan, zenginlerin şaşaalı hayatına kadar, yaşadığı çevreye dair her ayrıntı görülür. ‘Kuzey’in Mona Lisa’sı’ olarak adlandırılan en başarılı eseri ‘İnci Küpeli Kız’ tablosundaki genç kızın masumiyeti ve bakışlarındaki etkileyicilik, ressamın başarısını artırdı. Tablonun ana objesi inci küpe ön plana çıkarken, ressamın tablolarında eksik olmayan mavi ve sarı renkteki örtü dikkat çeker.

    YanıtlaSil
  14. http://www.yasamaugrasi.com/kultursanat/ronesans-donemindeki-tablolar-ve-resim-sanati-ve-ufolar.html .

    YanıtlaSil
  15. LEONARDO DA VİNCİ Mona Lisa
    Sanat eseri
    Mona Lisa İtalya, Floransa'daki Rönesans sırasında Leonardo da Vinci tarafından kavak bir pano üzerine resmedilmiş 16. yüzyıl yağlıboya portresidir. Vikipedi
    Sanatçı: Leonardo da Vinci
    Sergilendiği yer: Louvre Müzesi (şu tarihten beri: 1797)
    Konu: Lisa del Giocondo
    Oluşturulma dönemi: 1503–1517
    Ölçüler: 77 cm x 53 cm
    Dönemler: Yüksek Rönesans, RönesansSon Akşam Yemeği
    Sanat eseri
    Son Akşam Yemeği ya da Son Yemek, 15. yüzyılda Milano'da Leonardo da Vinci tarafından Duke Lodovico Sforza'nın isteği üzerine yapılmış fresktir. Vikipedi
    Sanatçı: Leonardo da Vinci
    Sergilendiği yer: Santa Maria delle Grazie
    Oluşturulma dönemi: 1495–1498
    Ölçüler: 4,6 m x 8,8 m

    YanıtlaSil
  16. MİCHALENGELODavut
    Sanat eseri
    Michelangelo’nun Davut Heykeli, Michelangelo Buonarroti tarafından 1501 yılında yapımına başlanmış ve 1504 tarihinde tamamlanmıştır. Vikipedi
    Sanatçı: Michelangelo
    Sergilendiği yer: Accademia
    Konu: Davud
    Oluşturulma dönemi: 1501–1504Pietà
    Heykel
    Pietà, Rönesans heykeltıraşı Michelangelo Buonarroti'nin başyapıtlarından bir tanesidir. Vatikan'da St. Peter's Bazilikası'nda bulunur. Heykel sanatçının aynı temaya sahip heykellerinden ilkidir. Vikipedi
    Sanatçı: Michelangelo
    Sergilendiği yer: Aziz Petrus Bazilikası
    Oluşturulma dönemi: 1498–1499
    Ölçüler: 1,74 m x 1,95 m
    Malzeme: MermerMusa'nın Hükmü  
    Web sitesiYol tarifi
    Heykel
    Musa'nın Hükmü, Michelangelo tarafından yapılan ve II. Julius'un mezarının merkezindeki yer alan ana heykeldir. Heykelde tasvir edilen kişi Musa peygamberdir. Vikipedi
    Sanatçı: Michelangelo
    Adres: Piazza di San Pietro in Vincoli, 4/A, 00184 Roma, İtalya
    Sergilendiği yer: San Pietro in Vincoli
    Oluşturulma dönemi: 1513–1515

    YanıtlaSil
  17. RESİMLERİN LİNKLERİNİ ALAMADIM . HEPSİNDE AYNI LİNK ÇIKIYO :(

    YanıtlaSil
  18. Arkadaslar akımlar ,sanatcilar ve, eserleri iyi ama keske her sanatçının eserinin fotografi da yaninda bulunsaydı daha iyi olurdu sanırım yinede elinize sağlık

    YanıtlaSil
  19. Sorun değil kübracım :)bilgilerin için tşklrr..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne demek ama fotografları yayınlasaydım daha iyi olurdu ata biliyosanz yardımcı olun .....

      Sil
  20. Tahsin yorumun için tşkler ama gruplar kendi içinde yorum yapıyo bu hafta..Git kendi grubuna yorum yappp:))))

    YanıtlaSil
  21. Ya leyla saka yapiyon olmam lazım herhalde :-) Sanırım hoca demisti kendi grubunuzdan ziyade baska gruplarda tartısabilirsiniz demişti sanki :)))

    YanıtlaSil
  22. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  23. Ya leyla bizim grupta ses çıkmayimca bende diger gruplarla iletisim kuruyorum bazen :))

    YanıtlaSil
  24. arkadaşlar herkes kendi gurubuyla ilgilensinn :)

    YanıtlaSil
  25. https://www.google.com.tr/?gws_rd=ssl#q=pieta+heykeli&stick=H4sIAAAAAAAAAONgFuLQz9U3MLUoN1UCs7KKTPO0lLKTrfTLMotLE3PiE4tKkJiZxSVW5flF2cWPGCO5BV7-uCcsFTBpzclrjF5cRGgSUuFic80rySypFJLi4pGCW63BIMXFBefxAABG7rTalgAAAA&tbs=kac:1,kac_so:0

    YanıtlaSil
  26. https://www.google.com.tr/?gws_rd=ssl#q=musa%27n%C4%B1n+hukmu+michelangelo&stick=H4sIAAAAAAAAAONgFuLQz9U3MLUoN1XiBLGMKrPKi7WUspOt9Msyi0sTc-ITi0qQmJnFJVbl-UXZxY8YI7kFXv64JywVMGnNyWuMXlxEaBJS4WJzzSvJLKkUkuLikYLbrcEgxcUF5_EAAAyL4naXAAAA&tbs=kac:1,kac_so:0

    https://www.google.com.tr/imgres?imgurl=http://farm3.static.flickr.com/2774/4360263504_d670fd060a_o.jpg&imgrefurl=http://www.solakkedi.com/resim%2520okumalari/037.html&h=321&w=696&tbnid=9sE2kjYrlzdgTM:&tbnh=92&tbnw=200&docid=ZGEvBUhxi6mJvM&itg=1&usg=__X5cuCJhBnnFOCLi4FYCxrTNBgjA=

    https://www.google.com.tr/imgres?imgurl=http://uploads6.wikiart.org/images/leonardo-da-vinci/mona-lisa.jpg&imgrefurl=http:/

    https://www.google.com.tr/imgres?imgurl=http://gcube.milliyet.com.tr/Detail/2015/01/05/-son-aksam-yemegi-tablosunun-sirri-leonardo-da-vinci-son-aksam-yemegi-tablo-sir-1473905.jpg&imgrefurl=http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/51573-dunya--son-aksam-yemegi--tablosunun-sirri/&h=500&w=1000&tbnid=2GPsg_pQFYjaOM:&tbnh=100&tbnw=200&docid=XPjKhxcD-JB47M&itg=1&usg=__727zORx5kT4jSMkbWxD7z5AOfNs=

    YanıtlaSil
  27. https://www.google.com.tr/search?q=THE+WEDDING+AT+CANAGIOTTO+DI+BONDONE&tbm=isch&imgil=Q9yJwtD-d6RsRM%253A%253BDAOBEFyI9l8mxM%253Bhttp%25253A%25252F%25252Fcatholic-resources.org%25252FStudents%25252FRenaissance%25252Fartwork.htm&source=iu&pf=m&fir=Q9yJwtD-d6RsRM%253A%252CDAOBEFyI9l8mxM%252C_&biw=1366&bih=657&usg=__kyWbKuH4886mJ0RHV_X4XwnZquU%3D&ved=0ahUKEwi7keyZ4cLJAhVDcHIKHXe2D00QyjcIKA&ei=QdFhVvvsE8PgyQP37L7oBA#imgrc=Q9yJwtD-d6RsRM%3A&usg=__kyWbKuH4886mJ0RHV_X4XwnZquU%3D

    http://www.gribilge.com/eserleriyle-giotto-di-bondone/https://www.google.com.tr/search?q=raffaello+sanzio&biw=1366&bih=657&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=0ahUKEwjBy6nP4cLJAhVqmHIKHa-vDZ0Q_AUIBigB#tbm=isch&q=raffaello+sanzio+eserleri&imgrc=F9i06nBq4NwyhM%3A

    https://www.google.com.tr/search?q=raffaello+sanzio&biw=1366&bih=657&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=0ahUKEwjBy6nP4cLJAhVqmHIKHa-vDZ0Q_AUIBigB#tbm=isch&q=raffaello+sanzio+eserleri&imgrc=TKnFMFmCtcxk1M%3A

    YanıtlaSil
  28. Rönesans Nedir? Rönesans Dönemleri ve Etkileri
    Rönesans ortaçağın din ve skolastik anlayışından kurtulan Batı toplumlarında Antik Çağ sanat ve kültür değerlerine dayanarak yarattıkları en çok insana önem veren yeni eğilimdir. Rönesans sanatı, ortaya çıktığı 15. ve 16. yüzyıllarda Avrupa’yı derinden etkiledi ve bu etkilerini 20. yüzyıla kadar sürdürdü. Ortaçağın görkemli sanat üslubu olan gotiğin Fransa, Almanya, kuzey ülkelerinde etkili olmasına karşın, sanatta, düşüncede ve uygarlıkta yeniden doğuşun göstergesi olan rönesans üslubu İtalya Yarımadası’nda doğdu ve gelişti. Gerçekte antik kültür mirasını hiçbir zaman unutmamış olan İtalya’nın 14. yüzyılda geçirmiş olduğu politik ve yöresel değişim, yeni düşünsel akımlarına da yol açtı. Roma dönemine ait antik eserleri yeniden değerlendirildi. Hümanizma felsefesi ve Hıristiyan inancı bu değerlendirmede en belirgin ve etkin rolü oynadı.

    İtalya’da Rönesans:
    Görsel sanatlarda yeniden doğuş, Roma dönemi eserlerinin hem biçim, hem de içeriği doğrultusunda gelişti. İtalyan mimarlığı, hiçbir zaman tam olarak benimsemediği gotik üsluba karşıt bir tavır izledi. Heykelciler ve ressamlar ise, antik anıtlardan yararlanarak figürlerin oluşumundaki kusursuz oranları eserlerine yansıttılar. İtalyan rönesansının sanatçı ve mimarı ortaçağda olduğu gibi kiliseye hizmet ettiler ve eserlerinden dinsel temaları ele aldılar. Ancak çağın koşullarına göre, sivil yöntemlerin, sarayların, ailelerin ya da bireylerin ilgisi doğrultusunda portreler, antik temalar gibi laik konuları da işlediler.

    Ortaçağda olduğu gibi, rönesans sanatçısı da Avrupa’daki zanaatçı ve tüccarların sürdürdüğü lonca geleneğine bağlıdır.

    Erken Rönesans:

    Santa Maria Novella Kilisesinin içi
    Santa Maria Novella Kilisesinin içi
    Giotto ile başlayan erken rönesansı 15. yüzyılda bir dizi özportrelerle sürdü. Ressamlar Bizans geleneğini sürdürerek, fresko ve ahşap yüzeyler üzerine çalışarak kilise ve sarayların duvarlarını süslediler. Rönesans resminin ilk başeseri sayılan Masaccio’nun Santa Maria Novella’daki Kutsal Üçlü freskosu dengeli kompozisyonu ve yapısının açıklığıyla Giotto’yu andırır. Massaccio’nun etkileyici dili ve ışığa verdiği önem, kendinden sonraki Floransalı ressamlarca geliştirildi. Masaccio’nun resimlerinde yuvarlak ve sağlam figürler açık-koyu ile oylumlanırken, Piero della Francesca, bir adım öteye giderek, derinlik yanılmasından da yararlandı. Benezzo Gonzoli ve Domenico Ghirlandaio gibi ressamlar, parçalı ve süslemeci bir yaklaşımla antik biçemi uluslararası gotik üslupla birleştirmeye çalıştılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüksek Rönesans:
      Leonardo Da Vicni’nin Vitruvius Adamı
      Yüksek rönesans İtalyan sanatında 1490-1520 arasında Floransa ve Roma’da ortaya çıktı. Bu dönemin sanatçıları, Leonardo, Bramante, Michelangelo ve Raffaello’dur. Venedik ve öteki İtalyan kentlerinde Giorgione, Titian, Corregio eserleriyle önem kazandılar. Erken rönesansta perspektif, oranlar, teknik sorunların bir bölümü çözümlendikten sonra, bu dönemde sanatçılar insan düşüncesinin derinliklerine yöneldiler. Böylece sanatçıların önünde yeni ufuklar açıldı; bunlara ulaşmak için basit çözümler yeterli olmadığı için, büyük tutkular yeni bir gerilim kazandı. Erken Rönesans’tan Yüksek Rönesans’a geçiş aynı zamanda önderliğin, Floransa’dan Roma’ya geçmesi demektir. Bunun yanı sıra Venedik de kendi başına bir merkez oldu.
      Bu dönemin ilk ustası ve her dönemde dahi kişiliğiyle dikkati çeken Leonardo da Vinci resimlerinde gölgeleme tekniğini geliştirerek, yüzeyleri ve konturları yumuşatmayı denedi. Biçimsel kusursuzluğu ve hareketli bir anı dondurarak resimlerine aktarması Yüksek Rönesans’ın Klasik üslubunun habercisidir.


      İtalya Dışında Rönesans:
      15. ve 16. yüzyıllarda İtalya rönesansı yaşarken, Avrupa’nın kuzeyi ve batısındaki ülkelerde henüz Ortaçağ geleneği sürüyordu. Protestan Reform hareketinin başarısı. Katoliklik yerine Protestanlığı benimseyen Kuzey Avrupa’da sanat ve mimarlığa da yansıdı.
      Hollanda: Kuzey Avrupa ülkeleri arasında Reformu sanata en çok yansıtan ülkelerin başında Hollanda gelir. Kuzey Rönesansının önemli ressamları arasında Jan van Eyck ve Rogier van der Weyden yer alır. Van Eyck’in Arnolfini ve Karısı (1434), dönemin gelişen orta sınıf yaşantısı üzerine odaklanır. Doğayı betimlemenin yanı sıra, Kuzeyli ressamlar her ayrıntıya simgesel bir anlam yüklediler. 16. yüzyılda Flaman ressamlar, İtalya’daki gelişmelerden etkilenseler de özgün ve yaratıcı ressamlar erken Van Eyck geleneğinden yararlandılar. Hieronimus Bosch doğaüstü, düşsel yaratıklarla, karmaşık ve ayrıntıya dönük kompozisyon anlayışıyla, günah ve lanetlenme konuları üzerinde durdu. Pieter Brugel ise yerli geleneği, çiftçi ve köylülerin yaşantısını yansıtan eserleriyle İtalya’da gelişen görüşlerin kuzeydeki bir uzantısıdır. Yüz anlatımlarının, kumaşların yumuşak parıltısının, eşyalardaki sevimli ayrıntıların usta betimleyicileri olan Flaman ressamları rönesansta seçkin bir yere sahiptirler.

      Sil
    2. Almanya: Almanya’da rönesansa en önemli katkı grafik sanatlarda boy gösterdi. 15. yüzyılda gravürcülük ve baskı teknikleri geliştirilerek, çok sayıda dinsel eserin basılması sağlandı. 1455’de Gutenberg’in İncili’nin basımından sonra, resimli laik kitapların yaygınlık kazanması, modern Avrupa kültürünün gelişimine büyük katkıda bulundu. Grafik sanatlarda bir başka kişi de, ünlü Alman ressamı Albrecht Dürer’dir. Dürer, tahta oymacılığını ve gravür tekniklerini kullanarak, doğa betimlemesine yöneldi, dinsel konuları Kuzey dışavurumculuğuyla birleştirdi. Alman rönesansının bir başka önemli portrecisi Genç Hans Holbein’dır. İngiltere’ye gittikten sonra Kral VIII. Henry’nin saray ressamı oldu. 17. yüzyıl İngiliz resmini derinden etkiledi.

      Fransa: Erken 16. yüzyılda Fransız monarşisinden güçlerin birleşmesi sanata da yansıdı. Michelangelo’yu Fransa’ya yaşamının son iki yılını Fransa’ da geçiren Leonardo’yu onur konuğu olarak ağırladı. Bu dönemde Flaman doğumlu Jean Clouet, Fransız zevkini yansıtan zarif ve doğalcı portrelerini saraya sundu. I. François döneminin ilk yapı etkinlikleri Loire Vadisi’ndeki birkaç kraliyet şatosunun yenilenmesiyle başladı. İtalya’nın etkisiyle gelişen yüzeysel süsleme anlayışı Fransız rönesansı mimarlığının ilk dönem özelliklerindendir. Fontainableau Şatosu, I. François döneminin etkin artistik gelişimini yansıtır. İtalyan sanatçılarından Rosso Fiorentino ve Francesco Primaticcio’nun başlattığı İtalyan etkisi, süslemeci üslupla karışık resim ve stucco heykelciliğinde kendini gösterdi.
      İspanya: 16. yüzyılda mimarlıkta İtalyan üslubu ve süslemeciliğinin ilk etkileri Plateresk stilinde kendini gösterdi. San Esteban kilise ve üniversitesi bu üslubun en önemli örneklerindendir. Bramante ve Raffaello’dan etkilenen daha klasik bir üslup da Pedro Machuca tarafından V. Carlos’un Granada’daki Sarayı’nda ortaya çıktı (1526).
      İtalya’dan İspanya’ya giderek ün yapan en özgün ressamlardan biri de Yunan kökenli El Greco’dur. 1577′ de Toledo’ya gelen sanatçı, Venedik Okulu’nun yağlıboya tekniğini sürdürerek, Maniyerist geleneğin en önemli temsilcilerinden oldu.
      İngiltere: İngiltere’de gotik sanatın son dönemi büyük katedraller yerine küçük dinsel yapılarda gerçekleştirildi. Fransa’da olduğu gibi, burada da yapılar klasik motiflerle süslendi. İngiliz mimarlığında İtalyan etkisi sınırlı kaldı. Özgün bir denetime yönelen İngiliz mimarlığı, Elizabeth döneminde kent dışında yapılan büyük evlerde 17. yüzyılda Inigo Jones’in simetrik, neoklasik üslubuna yol açtı.Avrupa kilisenin baskısından kurtulup modernleşme çağına geçilmesinde büyük rol oynamıştır.

      Sil
    3. Rönesans dönemi sonçları
      1.Eğitim de çıta iyice yükselmeye başlamıştır.
      2.Skolastik görüş (kilisenin dar ve değiştirilemez diye düşünülen görüşü) yıkılmıştır.
      3.Yerine pozitif (bilimsel) düşünce hakim olmuştur.
      4.Reform hareketlerini hazırlamıştır.
      5.Bilim ve teknikteki gelişmeler hızlanmıştır.
      6.Ekonomi alanında yeni uygulamalar ortaya çıkmıştır.
      7.Avrupa’da sanattan zevk alan aydın (Mesen) sınıf ve halk sınıfı oluşmuştur.
      8.Kiliseye olan güven azalmıştır.
      9.Din adamlarının ve kilisenin halk üzerindeki otoritesi sarsılmıştır.
      10.Avrupa’nın her yönden gelişmesine ve güçlenmesine öncülük etmiştir.
      11.Aydınlanma Çağı'na zemin olmuştur.

      Sil
  29. Arkadaşlar bence tam ilgimiz olan bir konu seçmişiz finalde işimize yarayacak güzel notlar var. Leyla kübra ve fatma sizlere de tşkler.

    YanıtlaSil
  30. Ve ayrıca grup üyeleri olarak herkesin sorumluluğunu yerine getirmesi çok daha güzel. Hepimizin emeğine sağlık tasarım aşaması içinde aynı özeni bekliyoruz :))

    YanıtlaSil
  31. Ve ayrıca grup üyeleri olarak herkesin sorumluluğunu yerine getirmesi çok daha güzel. Hepimizin emeğine sağlık tasarım aşaması içinde aynı özeni bekliyoruz :))

    YanıtlaSil
  32. Bende herkese çok teşekkür ederim böyle düzenli çalışmak yaradı bize :) evet seycan
    sana katılıyorum finalde çok işimize yarayacak bu bilgiler.

    YanıtlaSil
  33. Arkadaşlar rönesans dönemini furkan arkadasimız kısa özet halınde anlatmış devamını geniş olarak ben anlatdım .

    YanıtlaSil
  34. Arkadaşlar bende tesşekkür ederim hepinize ayrı ayrı başarılı bi grubumuz var. düzenli çalişmaya devam o zaman :)

    YanıtlaSil
  35. arkadaşlar birkaç eklemede bulundum şimdiden bilgileri ve emeği geçen herkese teşekkür eder başarılar dilerim..

    YanıtlaSil
  36. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  37. seycana katılıyorum tasarımda bu ilgiyi gösterelim.:)

    YanıtlaSil
  38. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  39. GUZEL GAYET BASARILI OLMUŞ ARKADASLAR ELLERİNİZE EMEĞİNİZE SAĞLIK:)

    YanıtlaSil
  40. GUZEL GAYET BASARILI OLMUŞ ARKADASLAR ELLERİNİZE EMEĞİNİZE SAĞLIK:)

    YanıtlaSil